TÜRKİYE, TEKNOLOJİDE ve İYİ EĞİTİLMİŞ İŞGÜCÜNDE GERİ KALIYOR
Ahmet Akın - Yeminli Mali Müşavir
MTSO Yüksek İstişare Kurulu Üyesi
Gelişmekte iddialı ülkeler teknoloji için eğitime ağırlık verirken Türkiye ise
dinsel eğitime daha çok ağırlık veriyor. Bunun sonucunda sanayi kesiminden
gelen nitelikli eleman bulamıyoruz serzenişi artarak devam ediyor. Sonuç
olarak ortaya şu gerçek çıkıyor. Türkiye, teknolojide ve iyi eğitilmiş işgücünde
geri kalıyor.
Ekonomiyle ve siyasetle ilgili odalar, dernekler ve birlikler bu sürecin
farkında ancak etkili ve sürdürülebilir bir girişimleri yok.
Teknolojide yaşanan tıkanma Türkiye’nin sanayi üretiminde ve dolayısıyla
katma değeri yüksek ürün ihracatında sorun yaratıyor. Bu gerçek, İSO500-2022
özet araştırma raporuna da yansımış görünüyor. ARGE için harcama yapan
kuruluş sayısının azalması da gerilemeyi tetikliyor.
Düşük faizli krediler ve elverişli teşviklere alıştırılan düşük teknoloji ile üretim
yapan işletmelere verilen krediler boşa harcanan değerler ve kaynaklardır.
Türkiye’nin ihracatının %80’i sanayi ürünlerinden oluşuyor. Sanayi potansiyeli
yüksek, sanayi ve teknolojik yatırımlara aç bir ülkeyiz. Yabancı sermaye
yatırımları yok denecek kadar az. Yabancı sermayenin kararsızlığının en önemli
nedenlerinden birisi kimin hangi yatırımı yapacağına ve haklarına keyfi şekilde
karar veriliyor olması. “Hele bir de en yükseğe soralım” endişesi.
Yerli sanayiciyi ilgilendiren güncel konuların başında enerji maliyetleri ile genel
üretim maliyetlerindeki düşüş geliyor.
Kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye’nin notunu iyileştirdiler, ancak
enflasyonla mücadelenin kesintisiz sürdürülmesi beklentileri çok yüksek.
Merkez Bankası Başkanı da iyimser mesajlar veriyor. “Büyümeden ödünsüz
dezenflasyonu sağlayacağız” diyor. Belirsiz olan konu kaynak gerektirecek
onca harcamanın nasıl finanse edileceği konusu.
Fiyatların daha da yükseleceği anlayışıyla oluşan aşırı canlı iç talep cari
dengeyi bozmaya devam ederken yüksek enflasyonla mücadelenin güçlüğü
yadsınamaz. Hayat pahalılığı ve yoksulluk altında ezilmeye halkın dayanma
gücü kalmadı.
Yıkıcı etkisini sürdüren yüksek enflasyon Türkiye’de bir “talep enflasyonu”
karekteri göstermektedir. En önemli nedenleri ise para arzı artışları ve kamu
kesimi açıklarıdır. Yani karşılığı olmayan paranın harcanması.
Döviz kurundaki dalgalanmalar, yüksek cari açık, vergi artışları ve negatif
faizler önemli nedenler arasındadır. Üretmeden tüketmek, kontrolsüz ithalat,
haksız kazanç aç gözlülüğü ve suç ekonomisi piyasanın canına okumaktadır.