YEREL YÖNETİMLERDE VİZYON SORUNU OLMAMALI

YEREL YÖNETİMLERDE VİZYON SORUNU OLMAMALI

ABONE OL
3 Temmuz 2023 13:36
YEREL YÖNETİMLERDE VİZYON SORUNU OLMAMALI
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ahmet Akın – Yeminli Mali Müşavir
MTSO Yüksek İstişare Kurulu Üyesi 
Bir zamanlar idare edilen, suskun olan, seyirci durumundaki vatandaş artık başka
yerlerde olup bitenleri daha iyi izliyor, istenirse yapılabilecek-lerin farkında. Talep ve
beklentileri daha belirgin. Onu yuvarlak sözler değil de aldığı somut hizmet ve onu alış
tarzı ilgilendiriyor. 
Asfalt kaplamak ve yol yapmak temel belediyecilik hizmetlerindendir. Bu işlerle
övünmek halkın parası ile halka caka satmaktır. Belediye başkanları yerleşim
birimini marka yer yapacak özgün projeleriyle övünebilir.
Belediye hizmetlerinin değerlendirilmesinde yaratılan yeni yeşil alanlar, dikilen ağaç
sayısı ve çevre düzenlemeleri ağırlıklı etkiye sahip olmalıdır. 
Tüm yerel yöneticiler, belediye hizmetlerinin kentin her yerinde, aynı standartta ve
kesintisiz olarak sağlanmasını ve kent halkının tamamının bu hizmetlerden
yararlanma hakkına sahip olduğunu kabul ederek göreve başlamalıdır. 
Yerel yönetimler, çalışan insanların, yetenek, kararlılık ve heyecanlarının köreltildiği
yerler olmamalıdır. Kim ne derse desin hizmet sunumu sonunda insan kaynağına
dayanmaktadır. Yerel yönetimlerin varoluş nedeni de yerel yönetime 
aktivite kazandıran da insandır. 
Yerel yönetimler erken çocukluk dönemi dediğimiz 3-6 yaş arası okul öncesi çocuk
merkezlerine önem vermeli. Çocuklar bu yaşlarda davranış, çevre, trafik, oyun,
müzik ve paylaşmayı çok kolay kavramaktadır. Çocuklar 5 yaşına geldiğinde beyin
gelişiminin %90’ı tamamlanır.
Parklara, yeşil alanlara, botanik bahçelerine, denize erişim, sağlıklı ve gelişen toplumlar
için hayati önem taşımaktadır. Gelişmiş ülkelerde çağdaş belediyecilik anlayışının
yüzyıllar önce başlaması demokratik değerlerin gelişmesine ciddi katkılar sunmuş.
Hesap verebilirliği, yeniliği ve sürekli iyileştirmeyi merkeze alan bir yönetim kültürünü
yaşatmışlar. 
Hepimizin içinde bulunduğumuz çevreyi daha yaşanabilir bir yer haline getirme isteği var.
Fakat bu istek pek yaşam fırsatı bulamıyor. Ezberci bir öğretim sistemi, söz dinlemeye
dayalı bir aile yetişme yapısı, risk almayı destekleme-
yen bir iş dünyası hep birlikte tüm yaratıcılığı alıp götürüyor. 
Ne güzel söylemiş Şems-i Tebrizi: “Düzenim bozulur, hayatımın üstü altına gelir”
diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi
olmayacağını.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP